Gün günden farklı bir ruh halinde oluyorum son dönemlerde.
Bir gün ruhum kanatlanıyor pır pır uçuyor, sonraki gün içimi kasvet basıyor.
Bir gün heyecan ile gelecek on senenin planlarını yapıyorum, ertesi gün kimsesizliği doyasıya yaşamak için kaçabileceğim bir yer arıyorum.
Bu hafta sonu Marmaris’te 3 gün ders yaptım arkadaşlarımla. Yeni okulumuzdaki kocaman alanda ferah ferah bir ders yaptık. Fedakar arkadaşlarımın çabaları ile Marmaris okulumuz artık sağlam temeller üzerinde yükseldiğini ispat etti.
Marmaris okulumuz sempaisi Eylem dişini tırnağına katmış dojomuz için çalışıyor.
Pazar gece çok geç saatte İstanbul’a döndüm. Yol yorgunluğu benim hep uykumu kaçırır. Sabah olmak üzere idi uyuduğumda.
Pazartesi biraz geç saatte uyanıp günlük işlerimi halletmeye çalıştım yapabildiğimce ve 17.15 deniz otobusu ile Levent Okulumuza doğru yola çıktım.
Akşamki derse 20 seneden fazladır tanıştığımız öğrencim, arkadaşım Hakan Karahan’ı da davet etmiştim. Uzun bir süredir görüşmemiştik.
Geldi Hakan. Başkaca da kimse gelmedi derse. Birbirimize çok anlayışlı davranarak ders yaptık birlikte. Çok tuhaf bir duygu insanın bunca yıl tanıştığı birisi ile uzun bir aradan sonra görüşmesi. Bir yandan merak edilen aradaki yıllar ama diğer yanda sanki daha dün görüşmüşüz gibi bir sıcaklık, tanışıklık, güven ve samimiyet. Çok sevdim bu duyguyu. İnanmayacaksınız ama kendimi güvende hissettim nedense.
Sonra düşündüm nedendir bu güven duygusu diye. O kadar çok insan var ki etrafımda. Ama bu duygu farklı idi.
Sanırım bunun nedeni yaşam ile sınanmış dostluk duygusu idi.
Şimdilerde de etrafımda dostlarım diyebileceğim insanlar var. Ama farklı bir durumda, ortamda nasıl tepki verirler hiç bilmiyorum. Güvensizlik değil ama bir soru işareti pek çoğu.
Ama Hakan gibi, Sarven gibi, Armen, Hürşat gibi dostluklarını defalarca ve defalarca her durumda sürdürmüş, desteklerini göstermiş, tökezlediğimde bana destek olmuş dostlarımın verdiği sıcaklık bir başka.
Kolay değil benim gibi bir huysuza 20 yıldan fazla bir süredir katlanmak…